Kayıtlar

Mayıs, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Küçükken eline oyuncak bir uçak alıp yükseğe kaldırıp uçuruyormuş gibi yaptın mı hiç? Yaptığını varsayıyorum Bu yıl o uçak olmak istiyorum. Neden gerçek bir uçak değilim diye sızlanmayacağım, biri beni eline alıp uçuruyormuş gibi yapıp mutlu olurken gerçek bir uçak olmadığımı düşünüp o andan zevk almaktan kaçmayacağım, bir gün gerçekten uçabilmenin hayalini kurup kendime de o beni gerçek bir uçak gibi görüp uçurana da kaş çattırıp, surat astırmayacağım. Tam tersi gerçek bir uçak olmadığım halde birinin/kendi kendimin beni öyle görüyor olmasına mutlu olacağım. Buraya mutlu olacağım diye  biten bir sürü cümle yazabilirim ama onu da yapmayacağım. Ne olmak istediğim ve ne olacağım ile ilgilenmeyi bırakıyorum. Belki tamamen yapamam bunu çünkü biraz da üzerine düşünmeyi ve konuşmayı sevdiğim konulardan ama en azından bir süre bunlarla ilgilenmeyeceğim.  Ben neyim, ne yapıyorum ve ne oluyorum. Evet, ne oluyorum Plastik saçma sapan bir oyuncağı gerçek bir uçak gibi görebilen çocuk

26’05

Bugün dünyayı istediğim bir renge boyayım Rengârenk batan günü alayım karşıma Bir renk de kendimden katayım Çocuklar gibi saf, temiz ve berrak Kapatayım gözlerimi bir hikâye yaratayım Vazgeçmeyeyim hissedilir biraz da sıcaklığımı katayım Kalbimdeki elleri bırakmayıp sıkıca tutayım Çünkü varlıktır sevgiye en güzel kanıt Yalnızlığın saltanatını süreyim, süreyim ama Birikmiş sevginden, herkese bir parça vereyim Bir tebrik, bir arama bin umuttur insana Mutlu yıllar, mutlu yıllar bana
ölüm mü- yok canım, çok sesli bir evrende çok erken daha  üstelik bilmiyoruz da, doğrusu bilmiyoruz, ölüm mü, bunu hiç bilmiyoruz  diyoruz: yaşasak çıkmazları, sevişsek olmayanlarla  tavşansı sıçramalarla bitirsek şu ormanı  böylece, niye olmasın, işte bir orman daha  sanki bir gölgeye geldik; yorulduk, acıktık, susadık biraz  ve doyduk, ve içtik, ayıldık bir anlamda  ayıldık ve sorduk, baktık ki hep ormandayız  kaç kere ölmemişiz, kaç kere sormamışız, bu kaçıncı dalgınlığımız  yani kaç sesli bir evrende kaç kere yalnız  ne ölmek, ne ansımak! sadece yaşamakla  tam öyle gibi.. demeyin: eh, biraz yorulsak da  demeyin, sakın haa, yok şu kadar bir şey insanın sonsuzunda  biz şimdi ne yapsak, biz şimdi ne yapsak, biz işte biraz  bilmiyoruz ya..

Ve sen! Kestir saçlarını çok uzamışlar, dün fark ettim

Kelimelerin bazı anlamlara gelmediğinden bahsediyor Hikmet Afili cümleler de kursan, ağız dolusu küfürler de saysan  İncelikler yüzünden kırılmış bir kere Sertab’ın minik kız çocuğu  Ve Mazhar nasıl da hala umutlu Hey! Arabanı park etmek için orada yatan sokak köpeğini kaldırma! Basma o kornaya Göz göze gelmeyi alışkanlık haline getir. İnsanlarla değilse bile hayvanlarla Ve kestir saçlarını çok uzamış, dün fark ettim.   Sağ bacağı topal teyze küçük kaldırıma nasıl çıkacağına bakıyor  Yerinden kaldırılan köpek teyzeye Bir zabıta görünüveriyor sol çaprazdan, köpeğin yanından geçiyor ve  Ne teyzeyi görüyor ne de bükük boyunla ona doğru yürüyen köpeği İnsanlar geçiyor yanımdan, merak edip ne yaptığıma bakıyorlar ama sormuyorlar İnsanlar geçiyor yanımdan, teyzeye yardımcı olmuyorlar İnsanlar geçiyor yanımdan, köpeği sevmiyorlar  İşte! Bir kadın geliyor uzaktan Teyze umutlu, köpek umutlu, ben umutluyum Kadının elinde iki tasma, teyzeye havlıyor süslü ev köpüşleri Köpeklerin kapısında yattığı
Evet orası. Doğru yöne gidiyorsun. Nereye diye mi sordun bana? Sadece sokak adı mı söylemeliyim yoksa gerçekten nereye gittiğimden mi bahsetmeliyim? Sokak ismi veriyorum. İşini görüyor. Büyük bir sakinlikle kullanıyor aracını, sinyaller ihmal edilmiyor, yayalara önem veriliyor, arada dikiz aynasından gözgöze geliniyor Hadi diyorum, tekrar sor -Buradan giriyorum abla diyor, duruyor, para üstü uzatıyor Gidişine bakıyorum Beni gerçekten nereye götürdüğünü bilsen yine de götürür müydün?
Yazarken okuyucunun kahramanlar ile empati kurmasını sağlamalısın dedi yaşlı adam. Anlaşılan kahraman, okuyucu tarafından sevilir Tekrarladım, yaşarken okuyucunun kahramanlar ile empati kurmasını sağlamalısın Anlaşılan kahraman okuyucu tarafından sevilir Evet yaşarken. Yazarken göstereceğim anlaşılma özenini yaşarken de göstermeliyim o zaman dedim. Yazar değil yaşar olsun sıfatın.