Kayıtlar

Ocak, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

NESOPTİK

İnsan gördüm. Çocukluğu boğazına düğüm olmuş İnsan gördüm Yaşadıkları kalbinin hırs pompalamasına sebep olmuş İnsan gördüm  Sevgi dolmuş, sevgi'li olmuş Ve yine insan gördüm Sevgi ne hiç tadına bakmamış - Ben insan gördüm.  Marka değil, renk değil, şekil değil. Anlatmam istense kişiyi, sahip oldukları ile değil sahibi oldukları ile anlatırım.  Ben gördüm. Sağ gözüm 1 sol gözüm 0.75 

YAŞLI KÜÇÜK KIZ

Aynı masa farklı kuşaklar. Bir olan tek şey masa değil, kahvaltı tabakları, ekmek sepeti 40 yaş üstü ve 15 yaş altı Paylaştıkları şeyin daha farklı şeyler olmasını dilerdim. Masada küçük 1 kız var ve 8 büyük kadın. Muhtemelen sürüklenerek ve mecburiyetten masalarında bulunun bu kızın farkında değiller mi de "Nermin'in kendi boyadığı çarpraz bacaklı sehpahalarından" bahsediyorlar. Küçük kızın telefonu ile ilgilendiğini görüyorum. Elleriyle çerçevelediği telefonu ile ilgileniyor ve masa da hala sehpahalardan bahsediliyor. Beni anlıyor musun? Çünkü artık sinirlenmeye başlıyorum. Çünkü kadınlardan 3 tanesi de telefonlarına gömüldüler. Şimdi merak ettiğim şey şu, ilerleyen zamanlarda masalarında var olan ama dokunmadıkları bu kızı nerede görmek istiyorlar? İstedikleri gibi olmaz ise ne diyecekler? Kız bu günü hatırlatacak mı? Onlara "sehpahalarımı kendim boyadım" demeyi unutma küçük kız. "Daha fazla yaşlanmak istemiyorum" dedi göz da

KAR KÜRESİ

Ne istediğini bilmek galiba bütün mesele.  Uyanıp şunu yapacağım, sonra şunu ve sonra şu. Bir akıntıdayım/sın. Durup düşünmek evet insanı çılgınca şeylere sürüklüyor olabilir ama ipleri eline alman her şeyi değiştirecektir.  Göğsünde hissettiğin şeye kulak ver! Kulak ver. "Ömrünün bu kadar büyük bir bölümünü verdiğin şey için en azından her sabah kendini yeniden ikna etmek zorunda olmadığın, uğraştığın şeye uzaktan baktığın zaman güzel bir şey için çabaladığını hissettirecek bir şeyle karşılaşmanı diliyorum. Bu karşılaşmayı kolaylaştıracak olan da, ne istediğini kendine söyleyip sonra etrafına onu arayan gözlerle bakmak." Avuç içleriniz ne kadar da yumuşak bayım.

PARALELİTE

Resim
Ne zor şey, insanın mutlaka bir şey seçmek zorunda olması, her göz kapağı açılışının sana farklı yollar gösteriyor olması ve senin "bu kapağı açamıyorum yardımcı olur musun" deyip erkek kardeşine gidememen.  Önce telefonuna mı bakacaksın yoksa gözlerini mi ovuşturacaksın? Ayaklarını yataktan indirirken gözlerin ile terliklerine bakacak mısın yoksa direkt lavaboya mı koşacaksın? İzlediğim bir televizyon programından en eski sporun "düşünmek" olduğunu öğrenmiştim. Neden 'eski' olduğunu şimdi şimdi anlıyorum.  Durduğunu düşün. Duruyorsun. Etrafına izlerken ne yapacağını düşünmeye bir başlasan, karar verip harekete geçmen yıllarını alır. Yıllarını alır. Yıllarını almak. Doğru kelime değil, almak. Çalmak olmaz mı doğru kelime? Gerçi düşünmeyi yada bir şekilde harekette olmayı tercih ettiğin için sen veriyor da olabilirsin, bu durumda o da alıyor olur ve doğru kelime de 'almak' olabilir. Peki ya almasını da çalmasını da istemiyor isem ne yapmam g

VE SONRA

Resim
Sonra dedim ki neden yazmıyorum? Neden yazmıyorum ya? Madem seviyorum, madem istiyorum neden yapmıyorum ki bunu. Aslında hayatımı dışarıya açmak ile ilgili kabızlık sorunu olan bir insanım ve bununla yaşamaya çalışmak gerçekten yorucu oluyordu ve çözümü yüzmeyi öğrenmek için iskelenin ucundan atlamak ta buldum. Geçmiş kutumdaki bir anı ile örnek verip, olaya ışık tutmam gerek ise diye bir kaç şey anlatacağım. Küçükken günlüklerim olurdu. Hatta bir zamandan sonra kilitli günlüklerim olmaya başlamıştı ama annemin yazdığım her şey ile ilgili karşıma gelip bir şeyler soruyor olması kilidin pek de güvenilir bir şey olmadığını anlamamı sağladı ve beni soğuttu. Sonraki zamanlarda tekrar yazma isteği duyup geçmişi hatırladığımda ise yazdıklarımı neden saklayıp kilitleme gereği duymuş ve tel tokayla kilidi açıp yazdıklarımı okuyan bir annem olduğu için neden kendimi soğutmuşum ki diye düşündüm. Uzun zaman önce başka bir blog sayfası açmıştım ama orada sadece sevdiğim yazarların sözlerini, beğ