Kayıtlar

Eylül, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
”Dalgalı ve gür bir saçınız yoksa neden uzatırsınız ki saçlarınızı” dedi 1 saattir yanımda çirkin sesiyle huzurumu kaçıran 17’sindeki o kız.  Tam artık iyiden iyiye rahatsız olmuş kalkmak için toparlanıyordum ki son sözünü söyleyip benden önce kalktı. Burdan ayrılmam için bir sebep kalmadığına göre oturmaya devam edip benim ilk yazdığım, onun son söylediği cümle üzerine düşünmeye karar verdim. Dalgalı ve gür bir saçınız yoksa neden uzatırsınız ki saçlarınızı? Ne kötü bir cümle. Bu cümlenin çıktığı ağız ne çirkin bir ağız. O ağıza ev sahipliği yapan o surat ve o kafa. Kafana sıçayım 17’li kız. Umarım bu kafayla devam etmezsin
Bu kez banyo yapmıyordum. İçim, dışımı yıkıyordu. Bunu ilk kez bu gece yüzümü fıskiyeye uzatmış, ellerim yüzümü temizlerken fark ettim. Bir an elimin altında ne olduğunu hatırladım. Yüzüm. Göz çukurlarımı hissettim, elmacık kemiklerimi, burnumun her kıvrımını ve dudaklarımı. Yanaklarımı avuçlarımın arasına aldım sonra, teşekkür ettim. Elimin altındaki yüzün, ifadeleri geçti gözümün önünden. Ona yaptırdığım şeyler, onunla yaptığım şeyler. Sarıldım ona parmaklarımla. İlk kez saçlarımı yıkıyormuş gibi değil de, kullandığım bu bedenin saçlarını yıkıyormuşum gibi hissettim. ‘Hissetmek istediğim/sevdiğim birşey var ve ona ulaşabilmek için bu bedene yaptırdıklarım’ düşüncesi, üstüne düşündüklerim, göğsümdeki şu baskı, mutfaktan gelen çatal bıçak sesi ve kardeşimin bitmeyen soruları.  Duştan çıktım ve saçlarımı tarama yerine gelene kadar da iyi ama sevmediğim o an geldiğinde zaman duruyor benim için. Aynanın karşısına geçiyorum ve taramaya başlıyorum. Kafamda bir kapı aralanıyor ‘Saçlar