Bu kez banyo yapmıyordum. İçim, dışımı yıkıyordu. Bunu ilk kez bu gece yüzümü fıskiyeye uzatmış, ellerim yüzümü temizlerken fark ettim. Bir an elimin altında ne olduğunu hatırladım. Yüzüm.
Göz çukurlarımı hissettim, elmacık kemiklerimi, burnumun her kıvrımını ve dudaklarımı. Yanaklarımı avuçlarımın arasına aldım sonra, teşekkür ettim. Elimin altındaki yüzün, ifadeleri geçti gözümün önünden. Ona yaptırdığım şeyler, onunla yaptığım şeyler. Sarıldım ona parmaklarımla. İlk kez saçlarımı yıkıyormuş gibi değil de, kullandığım bu bedenin saçlarını yıkıyormuşum gibi hissettim. ‘Hissetmek istediğim/sevdiğim birşey var ve ona ulaşabilmek için bu bedene yaptırdıklarım’ düşüncesi, üstüne düşündüklerim, göğsümdeki şu baskı, mutfaktan gelen çatal bıçak sesi ve kardeşimin bitmeyen soruları. 
Duştan çıktım ve saçlarımı tarama yerine gelene kadar da iyi ama sevmediğim o an geldiğinde zaman duruyor benim için. Aynanın karşısına geçiyorum ve taramaya başlıyorum. Kafamda bir kapı aralanıyor
‘Saçlarını kestirmek istiyorsun ama kestirmiyorsun çünkü uzun saçlı halin ile görünmeni isteyen ben varım’ düşüncesi, karnımdaki gurultu, mutfaktan gelen bulaşık makinesine bulaşık dizilmesi sesi, annemin heyecanla anlattığı şeyler.
Ruh mu? Beyin mi bu? Enerji mi? 
Ben miyim yoksa sadece. 
Sadece ben. 
Can bulduğum için mutlu olduğum bedenime yaptığım bu şeyler, ona saygısızlık mı oluyor yoksa doğanın kanunu mu bu da? Sürekli soru mu? Gerçekten mi ? :)
Breathe Right burun bandı dünyanın en güzel şeyi, sana kalp

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bütün mümkünlerin kıyısında

Bu buluşmaya bir isim vereceğim

Bu dünyada kötüler hep aynı şeyi söylüyor